GECENİN KALBİ KÖŞE YAZILARI #3
“Mümin müminin aynasıdır.”
(Ebu Davud, Edeb, 49)
Mümin, mümini tamamlar..
Hayırlı bir işe karar verdiğin zaman sabretmek gerektiğini anladım...
Yola koyulan, yürümeye başlayan insan, önüne çıkacak
olan engelleri de peşinen kabullenmiş demektir..
Bu hafta sonu, Kahramanmaraş’ın yüksek yaylalarında,
kekik kokularını ciğerimize çekerek nefes alma fırsatı bulabildik..
“Merhamet etmeyen, merhamet göremez,” (Buhari)
“...Müminler, birbirlerine karşı merhametli, kafirlere karşı
da izzetlidirler...” (Maide sûresi/54)
Hiç kimseyi küçümsemeyelim...
Her kurum ve her bir birey, bir açığı kapatıyor...
Zaten Toplum, böyle ayakta kalabiliyor ve yükselebiliyor.
“Edebi olmayanın ilmi de yoktur.”
“Kişinin ilmi ve bilgisi artıyor da, zühdü ve takvası artmıyorsa; O kişinin sadece Allah’tan uzaklığı artar.”
Uykusuz geceler bilirim...
Bir türlü sabahı gelmeyen...
Yaşlı gözlerle babasını cepheye yollayan, gözü yaşlı evlatlar bilirim ben..
Sanatçı bir ruha sahip olamayan, lider de olamaz...
Sanatçı bir ruha sahip olmayan, usta ve mühendiste olamaz...
“Müminin ferasetinden korkunuz; Çünkü mümin Allah’ın
nuruyla bakar.” (Hadis)
Meselelere İslam gözlüğüyle bakmak, daha sağlıklı değerlendirmeyi de beraberinde getirir....
Gönüller sözlerle değil, hallerle fetholunur...
Ayağa kalk ve onar..
Dünyaya hoşgeldin!
Sevgi gözyaşlarıyla karşılandığımız bu güzel dünya, tabiki en güzel şekilde yaşanması gereken, bir hayatı içermektedir...
“Siz, insanlara iyiliği emrederken, kendinizi unutuyor musunuz? Oysa siz kitabı okuyorsunuz. Yine de akıllanmayacak
mısınız?” (Bakara/44)
“Ya âlim,
Ya ilim öğrenen,
Ya dinleyen,
Ya da bunları seven ol!
“Rızıklar erken dağıtılır” derdi rahmetli annem...
Ve bizi erkenden uyandırırdı...
İman; dilin terennümüyle ve kalpten geçen temennilerle
oluşan bir durum değildir...
Yıkmak çok kolay,
Yapmak ise hep zordur.
Cehenneme gitmek çok kolay, cennete gitmek ise çok
zordur...
Müminler, birbirlerine karşı, açılmaya hazır bir Gül gibi,
Küfredenlere karşı da, patlamaya hazır bir dinamit gibi
olmalıdırlar...
“(Ey müminler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?
Hassasiyet sahibi sadece ben miyim diye düşünüyorum
bazen...
Konuya bir fıkra ile başlamak istiyorum;
Hoca bir gün, yolunun üstündeki mezarlıktan geçmektedir.
Arap, pilavaltı et döşemiş...
Sofra kurulmuş...
Muhammet ümmeti için en büyük tehlike;
Dünya ahiretin tarlasıdır...
Ahiret dünyadan daha değerlidir...
“Kişi sevdiğiyle beraberdir.”
Sahi kimleri seviyoruz...
Kalbimizdeki sevginin aslı nedir...
“Kim, İslâm’da iyi bir çığır açarsa, o kimseye bunun sevabı vardır. O çığırda yürüyenlerin sevabından da kendisine
verilir.
“Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki
tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini
aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür.” (Hud:112)
Yıl 1999...
Yer; Gölcük... Depremde gitmiştik yardım için... Binalar
üst üste kibrit kutusu gibi yığılmıştı...
Yeryüzünde cehalet, dünyalar dolaşıyor... İnsanlığın asıl
problemi cehalet... İnsanlığın huzursuz oluşunun ana nedeni,
şükürsüzlük...
Bu zor günlerde yalnızlaşıyor insanlarımız...
Tabi ki bu normal bir durum...
Kuran-ı Kerim’in Haşr sûresi 7. ayetinde;
“...Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden sadece zengin olanlar arasında dönüp-dolaşan bir devlet (bir etkili nimet) olmasın...” buyurulmaktadır...